VOCABULARY
Disaster: felaket, afet
Drought: kuraklık, susuzluk Earthquake: deprem Eruption: patlama, püskürme Explosion: patlama, infilak Flood: sel Forest fires: orman yangınları Heavy rain: şiddetli yağmur Hurricane: kasırga Landslide: heyelan, toprak kayması Lightning: şimşek Shortage: kıtlık, eksiklik Tornado: kasırga, hortum Destructive: yıkıcı Eco-conscious: doğaya karşı duyarlı, saygılı Eco-friendly: doğa dostu Eye-catching: göz alıcı Giant: dev, kocaman Homeless: evsiz Huge: dev, kocaman Injured: yaralı Made of: -den yapılmış Massive: muazzam, çok büyük Missing: kayıp, eksik National: millî, ulusal Natural: doğal Perfect: mükemmel, kusursuz Possible: olası, muhtemel Precious: değerli, kıymetli Underwater: su altı Violent: şiddetli Wide: geniş |
Able to: –ebilmek
Bring down: yıkmak, devirmek Bury: gömmek Care: ilgilenmek, özen göstermek Cost: mâl olmak, fiyatı olmak Cover: örtmek, kapatmak, kaplamak Crash: çarpmak, gürültüyle düşmek Crawl: çömelmek, emeklemek Decide: karar vermek Destroy: yıkmak, mahvetmek Die: ölmek Gather: toplamak, toplanmak Get out: dışarı çıkmak Happen: olmak, meydana gelmek Hit: vurmak Inhale: içine çekmek, nefes almak Launch campaigns: kampanyalar başlatmak Leave: ayrılmak, çıkmak, bırakmak Measure: ölçmek Occur: meydana gelmek Recycle: geri dönüştürmek Remain: kalmak, sürdürmek Rescue: kurtarmak Reuse: tekrar kullanmak Save: korumak, kurtarmak, tasarruf etmek Shake: sallamak, sarsmak Stay away: uzak durmak Strike: vurmak, çarpmak Take cover: siper almak, gizlenmek Take place: meydana gelmek, oluşmak Turn into: dönüşmek, dönüştürmek Waste: boşa harcamak, israf etmek Yell: bağırmak |